Ebru ile Bilge Baykuş
Ebru, büyükannesinin masallarında anlattığı bilge baykuşu merak eder ve onu bulmak için ormana doğru yola çıkar. Yol boyunca tavşan, kaplumbağa, tilki ve ayı ile karşılaşır; her biri ona yardım eder veya bir ders verir. Nehirden geçerken sabrı, tilkiden kurnazlığı, ayının bilmecesiyle bilgeliği öğrenir ve zorluklara rağmen yoluna devam eder. Sonunda bilge baykuşa ulaşır ve ondan hayatın sırlarının zaten yolculuk boyunca edindiği deneyimlerde saklı olduğunu öğrenir. Köyüne dönen Ebru, öğrendiklerini paylaşarak herkesin sevgisini kazanır ve köyün bilge kızı olur.
![Ebru ile Bilge Baykuş 10 Ebru ile Bilge Baykuş](https://masalda.com/wp-content/uploads/2025/02/Ebru-ile-Bilge-Baykus-780x470.jpg)
Ebru ile Bilge Baykuş
Bir varmış, bir yokmuş, uzak diyarlarda, yemyeşil ormanların ortasında küçük bir köy varmış. Bu köyde, güneşin doğuşuyla uyanan, kuşların şarkılarıyla güne başlayan bir kız yaşarmış. Adı Ebru’ymuş. Ebru, meraklı, zeki ve her zaman yeni şeyler öğrenmeye açık bir çocukmuş. Köydeki herkes onu sever, onunla vakit geçirmekten keyif alırmış.
Ebru’nun en sevdiği şey, akşamları büyükannesinin anlattığı masalları dinlemekmiş. Büyükannesi, ormanın derinliklerinde yaşayan bilge bir baykuştan bahseder, onun her soruyu cevaplayabildiğini, her sorunu çözebildiğini anlatırmış. Ebru, bir gün bu bilge baykuşu görmeye karar vermiş. “Neden ben de onu ziyaret etmeyeyim? Belki bana da hayatın sırlarını öğretir,” diye düşünmüş.
Ertesi sabah, güneş henüz doğarken Ebru, sırtına küçük bir çanta atmış ve ormana doğru yola koyulmuş. Çantasında biraz ekmek, peynir ve bir şişe su varmış. Yolda karşılaştığı her hayvana bilge baykuşun nerede yaşadığını sormuş. Ancak kimse tam olarak bilmiyormuş. “O çok uzaklarda, ormanın en karanlık yerinde yaşar,” demişler.
Ebru, yılmadan yürümeye devam etmiş. Bir süre sonra, yolda küçük bir tavşanla karşılaşmış. Tavşan, Ebru’ya bakmış ve “Nereye gidiyorsun küçük kız?” diye sormuş.
“Bilge baykuşu bulmaya gidiyorum,” demiş Ebru. “Onunla tanışmak ve ondan bir şeyler öğrenmek istiyorum.”
Tavşan, Ebru’nun cesaretine hayran kalmış. “Pekala,” demiş, “ama yol uzun ve tehlikeli. Dikkatli olmalısın. Şu ilerideki nehri geçmen gerekecek. Orada yaşlı bir kaplumbağa var, belki sana yardım edebilir.”
Ebru, tavşana teşekkür etmiş ve yoluna devam etmiş. Biraz sonra nehre varmış. Nehir, hızlı akan sularıyla oldukça tehlikeli görünüyormuş. Ebru, nehrin kenarında durmuş, nasıl geçeceğini düşünürken, yaşlı bir kaplumbağa suyun yüzeyine çıkmış.
“Merhaba küçük kız,” demiş kaplumbağa. “Nehri geçmek mi istiyorsun?”
“Evet,” demiş Ebru. “Bilge baykuşu bulmam gerekiyor. Bana yardım eder misin?”
Kaplumbağa, Ebru’yu sırtına almış ve yavaş yavaş nehrin karşı kıyısına doğru yüzmeye başlamış. Yol boyunca Ebru’ya ormanın sırlarını anlatmış. “Bilge baykuş, gerçekten de çok bilgili bir varlık,” demiş kaplumbağa. “Ama onu bulmak kolay değil. Yolun üzerinde birçok engel var. Cesaretini kaybetme.”
Nehri geçtikten sonra Ebru, kaplumbağaya teşekkür etmiş ve yoluna devam etmiş. Orman giderek daha karanlık ve sessiz bir hal almış. Ebru, biraz korkmuş ama cesaretini toplayarak ilerlemiş. Bir süre sonra, yolda bir tilkiyle karşılaşmış. Tilki, Ebru’ya sinsi sinsi bakmış ve “Nereye gidiyorsun küçük kız?” diye sormuş.
“Bilge baykuşu bulmaya gidiyorum,” demiş Ebru.
Tilki, kurnazca gülümsemiş. “Ah, bilge baykuş mu? Onun yerini biliyorum. Ama önce bana biraz yiyecek vermelisin. Çok açım.”
Ebru, çantasından biraz ekmek ve peynir çıkarmış ve tilkiye vermiş. Tilki, yiyecekleri aldıktan sonra, “Sağ ol,” demiş. “Ama bilge baykuş çok uzakta. Bu yoldan devam et, ama dikkatli ol. Ormanın derinliklerinde korkunç canavarlar var.”
Ebru, tilkinin sözlerine kulak vermiş ve yoluna devam etmiş. Orman giderek daha karanlık olmuş ve Ebru’nun etrafında tuhaf sesler duyulmaya başlamış. Bir süre sonra, yolda dev bir ayıyla karşılaşmış. Ayı, Ebru’ya hırlamış ve “Burada ne arıyorsun küçük kız?” diye sormuş.
Ebru, korkusuna rağmen cesaretini toplamış ve “Bilge baykuşu bulmaya gidiyorum,” demiş. “Onunla tanışmak ve ondan bir şeyler öğrenmek istiyorum.”
Ayı, Ebru’nun cesaretine şaşırmış. “Pekala,” demiş, “ama bu yol tehlikeli. Eğer bilge baykuşu bulmak istiyorsan, önce benimle bir bilmeceyi çözmelisin.”
Ebru, ayının bilmecesini çözmüş ve ayı onu serbest bırakmış. “Yolun açık olsun küçük kız,” demiş ayı. “Bilge baykuş seni bekliyor.”
Ebru, sonunda bilge baykuşun yaşadığı ağaca ulaşmış. Ağacın tepesinde, büyük gözleriyle onu izleyen bilge baykuş oturuyormuş. Ebru, baykuşa bakmış ve “Merhaba bilge baykuş,” demiş. “Seni bulmak için çok uzun bir yol kat ettim. Bana hayatın sırlarını öğretir misin?”
Bilge baykuş, Ebru’ya gülümsemiş. “Sen zaten hayatın sırlarını öğrenmeye başladın küçük kız,” demiş. “Cesaretin, azmin ve merakın sayesinde buraya kadar geldin. Hayat, her adımda yeni şeyler öğrenmekle ilgilidir. Yol boyunca karşılaştığın her engel, sana bir şeyler öğretti. Tavşan sana yardım etmeyi, kaplumbağa sabrı, tilki kurnazlığı, ayı ise bilgeliği öğretti.”
Ebru, bilge baykuşun sözlerini dikkatle dinlemiş. “Peki, şimdi ne yapmalıyım?” diye sormuş.
“Şimdi eve dön ve öğrendiklerini başkalarıyla paylaş,” demiş bilge baykuş. “Çünkü bilgelik, paylaştıkça büyür.”
Ebru, bilge baykuşa teşekkür etmiş ve köyüne geri dönmüş. O günden sonra, Ebru köydeki herkese ormanda öğrendiklerini anlatmış. Cesaret, sabır, kurnazlık ve bilgelikle dolu hikayeleri, köydeki herkesi etkilemiş. Ebru, artık köyün bilge kızı olmuş ve herkes onun hikayelerini dinlemek için can atarmış.
Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Ezop Masalları kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak.
![Ebru ile Bilge Baykuş 11 Ebru ile Bilge Baykus 2](https://masalda.com/wp-content/uploads/2025/02/Ebru-ile-Bilge-Baykus-2.jpg)