Ebru ve Sonsuz Dilekler

Bir zamanlar huzur dolu bir köyde yaşayan Ebru, babasının anlattığı dilekleri gerçekleştiren cin hikayesinden etkilenip maceraya atıldı. Annesinin öğütlerini dinleyerek cesaretle dağa ulaştı ve cinle karşılaştı. İlk dileğinde dünya barışı, ikinci dileğinde insanların içindeki iyiliği keşfetmesini, üçüncü dileğinde ise sevgiyi temel alan bir dünya istedi. Her dileği zorluklarla birlikte geldi, ancak Ebru bu zorlukların değişim için gerekli olduğunu anladı. Köyüne döndüğünde, sevgiyi ve umudu yayarak gerçek bir değişim elçisi oldu.

Ebru ve Sonsuz Dilekler

Bir zamanlar uzak bir diyarda, güneşin her sabah en parlak şekilde doğduğu, rüzgarın daima hafif esip çiçekleri kokutup, ağaçları salladığı bir köy vardı. Bu köyde, herkes birbirine yardım eder, mutlu ve huzurlu bir yaşam sürerdi. Ancak, bu köyde bir sır vardı. Birçok kişi bu sırrı bilse de kimse gerçeği tamamen anlamamıştı. Bu sır, binbir gece boyunca süren bir hikayeye dayalıydı.

Bir gün, köyün en cesur ve meraklı kızı Ebru, geceleyin babasının ona anlattığı eski bir ı hatırlayarak bir maceraya ılmaya karar verdi. Babası, bir zamanlar çok uzaklarda, bir dağın zirvesinde yaşayan, dilekleri gerçekleştiren bir cinin olduğunu söylemişti. Bu cinin gücü öylesine büyüktü ki, ona ulaşan kişiye üç dilek verme hakkı tanırmış. Ancak, dileklerin çok dikkatli seçilmesi gerekirmiş; çünkü, dileklerin yanlış seçilmesi kötü sonuçlara yol açarmış.

Ebru, bu hikayeyi yıllarca dinlemişti ama bir gün, dayanamayıp cinin yaşadığı dağa gitmeye karar verdi. “Bu kadar çok dilek, beni mutluluğa kavuşturur,” diye düşündü.

Ertesi sabah, Ebru, elinde küçük bir çanta ve içinde birkaç yiyecek ile yola çıktı. Köyden ayrılmadan önce, annesi ona şöyle dedi: “Ebru, bu yolculuk tehlikeli olabilir. Her ne olursa olsun, kalbinin sesini dinle ve acele etme. Gerçek mutluluk, doğru zamanda ve doğru şekilde gelir.”

Ebru, annesinin sözlerini kalbine kazıyarak dağa doğru ilerlemeye başladı. Yolda birkaç gün geçtikten sonra, dağın eteklerine ulaştı. Burada bir köy daha vardı ama bu köy, Ebru’nun yaşadığı yerden çok farklıydı. Evler, taşlardan yapılmış ve yollar çok daha dar ve gizemliydi. Köyün meydanında bir grup insan toplanmıştı, ama hiç kimse Ebru’yu görmedi.

Bir adam, Ebru’yu fark etti ve yaklaşıp ona şöyle dedi: “Ne arıyorsun, evlat? Bu dağ tehlikelerle doludur. Cinler, sadece çok cesur olanlara veya kalbi temiz olanlara yaklaşır.”

Ebru, adama biraz çekinerek fakat kararlı bir şekilde cevap verdi: “Ben, dileklerimin gerçek olmasını istiyorum. Cinlere ulaşmalıyım.”

Adam, Ebru’nun kararlılığını görünce gülümsedi ve ona yol tarif etti. “O zaman doğru yoldasın. Ama bilmelisin ki, dilekler için bedel ödenir. Her dilek, bir seçimdir ve her seçim, bir karşılık bekler.”

Ebru bu sözleri kafasında tekrar ederek, o geceyi köyde geçirip ertesi sabah dağa tırmanmaya devam etti. Zorlu bir yolculuğun ardından, sonunda zirveye ulaştı. Dağın tepe noktasında, büyük bir mağara vardı. Mağaranın girişinde, yaşlıca bir adam oturuyordu. Gözleri, gece gibi karanlık ama içi aydınlık bir şekilde parlıyordu. Ebru, adama yaklaşarak, “Ben geldim,” dedi. “Dileklerimi dilemek için buradayım.”

Adam, sakin bir şekilde gülümsedi ve “Hoş geldin, Ebru. Buraya, dileklerinle gelmek cesaret ister. Ama unutmamalısın ki, dileklerin gerçek olursa, bir şeyler değişecek. Hem senin hem de dünyada başkalarının hayatında…” dedi.

Ebru, adamın sözlerini duyduğunda biraz düşündü ama kararlıydı. “Benim dileklerim sadece kendim için değil, herkes için iyi olacak,” diye düşündü.

Adam, Ebru’nun gözlerinin içine bakarak, “O zaman üç dilek hakkın var. Fakat dikkat et, her dileğin bir bedeli olacaktır,” dedi. Ebru, derin bir nefes aldı ve ilk dileğini dilemek için hazırlığını yaptı.

İlk dileği:

Ebru, “Bir dünya barışı istiyorum. Herkes birbirine yardımcı olsun, hiç kimse aç kalmasın, kimseye kötülük yapılmasın,” dedi.

Adam, bu dileği duyduğunda gözleri parladı. “Bu çok büyük bir dilek. Ama hatırlamalısın ki, barışı kurabilmek için birçok zorlukla karşılaşacaksın. İnsanların kalplerini değiştirmek çok kolay değil.”

Ebru, hiç tereddüt etmeden cevap verdi: “Ben buna hazırım. İnsanlar kalbinden başlar.”

Adam, başını sallayarak, “Peki,” dedi. Ve o an, etrafındaki dünya değişmeye başladı. Ebru, dünyada her yerde insanlar birbirine yardım ederken, çatışmaların yerini dostluklar almıştı. Ama Ebru fark etti ki, bu değişim yavaş yavaş zaman alıyordu ve sabır gerektiriyordu. Kalpleri değiştirmek zordu, ama o bir umut ışığı olmuştu.

İkinci dileği:

Ebru, biraz düşünerek ikinci dileğini dilemek için ağzını açtı. “Herkesin içindeki iyiliği keşfetmesini istiyorum. Herkes kendini keşfetsin, yeteneklerini bulsun ve hayatta anlamlı bir şeyler yapsın.”

Adam, yine dikkatle dinledi ve başını sallayarak, “Bu da güzel bir dilek. Ama her insanın içindeki iyiliği keşfetmek, kolay olmayacak,” dedi.

Ebru kararlıydı: “Ben bunu da başaracağım.”

Ve hemen sonrasında, insanların kendilerini keşfetmeye başladığını, yeteneklerini ortaya çıkardığını ve dünyanın her köşesindeki insanlar, içindeki iyilikle tanışmak için birbirlerine destek olmaya başladılar. Fakat, bu sefer Ebru, insanların kendi içlerindeki karanlık taraflarıyla da yüzleşmek zorunda olduklarını fark etti. Kimi insanlar, bu iyiliği görmekte zorlanıyorlardı.

Üçüncü dileği:

Son dileğini dilemek için Ebru, biraz zaman aldı. Sonunda şöyle dedi: “Ben, tüm insanların kalplerinde sevgi olmasını istiyorum. Sevgi, her şeyin temeli olsun.”

Adam, Ebru’yu gözleriyle tarayarak, “Sevgi, evet… ama sevgi de bir sınavdır. İnsanlar sevgiye ulaşabilmek için, bazen büyük acılardan geçmek zorunda kalır,” dedi.

Ebru, sabırlı bir şekilde, “Sevgi her şeyi değiştirebilir,” dedi.

Ve o an, dünyanın her köşesinde insanlar, birbiriyle sevgiyle bağ kurmaya başladılar. Fakat, bu sevgi sadece dışsal bir değişim değildi; içsel bir dönüşüm gerektiriyordu. Ebru, sevginin sadece güzel anlar yaratmadığını, bazen zorlu süreçlerin de içinde yer aldığını fark etti.


Ebru, üç dileğini de dilemişti. Dönüş yolculuğuna çıkarken, her bir dileğin dünyayı nasıl değiştirdiğini düşündü. Yolculuk, beklediğinden daha zorlu ve karmaşıktı, ama Ebru artık ne yapması gerektiğini biliyordu: Sevgi, barış ve içsel keşif… Bunlar, sadece dilemekle değil, yaşamakla anlam bulurdu.

Geri köyüne döndüğünde, Ebru’nun gözleri, yaşadığı yolculuğun ağırlığını taşıyor ama bir o kadar da umudu ve sevgiyi yansıtıyordu. O, artık bir masal kahramanı değildi, gerçek dünyada bir değişim rüzgarıydı.

Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Binbir Gece Masalları kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak.

Ebru ve Sonsuz Dilekler 2

Masal Abisi

Masal Abisi Olarak Değerli Okuyucularımıza Özgün ve Kaliteli Masallar Okuyoruz.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu