Gölgeli Vadi Çiftliğinin Sırrı
Gölgeli Vadi Çiftliği'nde hayvanlar geceleri konuşabiliyor ve birlikte maceralara atılıyordu. Fırtınalı bir gün, samanların altından gizemli bir taş kapı ortaya çıktı ve hayvanlar kapının ardındaki tüneli keşfetmeye karar verdi. Tünelin sonunda, çiftliğin bereketini sağlayan ama yanlış ellerde felaket getirebilecek sihirli bir taş buldular. Taşın gücünü geri getirmek için eski bir şarkıyı tamamlamaları gerektiğini öğrendiler ve Gökkaya Tepesi'ne giderek kayıp sözleri buldular. Şarkıyı söylediklerinde taş yeniden parladı, çiftlik bereketle doldu ve hayvanlar birbirlerine daha da yakınlaştı.
Gölgeli Vadi Çiftliğinin Sırrı
Bir zamanlar yemyeşil tepeler arasında, Gölgeli Vadi adında huzurlu bir çiftlik vardı. Bu çiftlikte birbirinden farklı hayvanlar yaşardı: Bilge tavuk Tüylü Nine, meraklı küçük kuzular Pamuk ve Kar, tembel ama dost canlısı eşek Kara Kulak, sabırlı köpek Zeytin, cesur horoz Kıvırcık ve daha niceleri… Her sabah güneşin ilk ışıklarıyla uyanan çiftlikte hayat, eğlence ve keşiflerle doluydu.
Ancak bu çiftliğin herkesten saklanan küçük bir sırrı vardı: Çiftlikte yaşayan hayvanlar geceleri konuşabiliyor ve maceradan maceraya koşabiliyordu! Ama bunu yalnızca birbirlerine anlatırlardı; çiftlik sahibi Ali Dede’nin ve ailesinin bu durumdan haberi yoktu.
Bir sabah erkenden, gökyüzünde kara bulutlar toplanmış, rüzgar deli gibi esmeye başlamıştı. Çiftlik hayvanları bu garip havayı fark edince ne yapacaklarını şaşırdılar. Tavuk Tüylü Nine kanatlarını çırparak kümesten dışarı çıktı ve endişeli bir sesle:
“Bu fırtına hiç hayra alamet değil! Böyle havalar geldiğinde her zaman garip şeyler olur,” dedi.
Horoz Kıvırcık, gürültülü bir şekilde öttü:
“Korkacak bir şey yok! Sadece biraz rüzgar, hepsi bu!”
Ama tam o anda çiftlik avlusundaki büyük saman yığını bir anda savruldu ve altında kocaman, taştan bir kapı ortaya çıktı. Tüm hayvanlar şaşkınlıkla birbirine baktı.
Küçük kuzu Pamuk merakla öne atıldı:
“Bu da ne? Burada bir kapı olduğunu hiç bilmiyordum!”
Eşek Kara Kulak yavaşça yaklaştı, burnunu taş kapıya sürttü:
“Bu kapı nereden çıktı böyle? Belki de açmamalıyız.”
Ama köpek Zeytin, tecrübeli ve cesur olduğu kadar korumacı da olduğundan, kararlı bir şekilde:
“Ne olduğunu öğrenmemiz lazım. Hadi açalım!” dedi.
Hayvanlar bir süre tereddüt ettikten sonra, büyük taş kapıyı birlikte iterek açtılar. Kapının ardında uzun bir tünel uzanıyordu. Tünel, eski taşlarla örülmüş ve loş bir ışıkla aydınlanıyordu. Meraklarına yenik düşen hayvanlar, birer birer tünele girdi.
Tünelin Gizemi
Tünelin içinde ilerlerken, hava serin ve hafif nemliydi. Tavuk Tüylü Nine kanatlarını sıkıca kendine sardı.
“Bu tünel eski günlerden kalmış olmalı,” dedi bilgece. “Belki de unutulmuş bir sır saklıyor.”
Kıvırcık öne atıldı ve kahraman edasıyla yürümeye devam etti:
“Beni takip edin! Kim bilir, belki de bu tünelin sonunda bir hazine buluruz!”
Tünelin sonuna geldiklerinde büyük, yuvarlak bir oda gördüler. Odanın ortasında altın sarısı ışık saçan dev bir taş duruyordu. Taşın üzerine eski yazılar kazınmıştı. Pamuk merakla sordu:
“Bu yazılarda ne yazıyor?”
Tüylü Nine dikkatlice taşı inceledi ve gözlerini kıstı:
“Bu taş, çiftliğin kalbini temsil ediyor. Eğer doğru kullanılırsa, çiftliği sonsuza dek bereketle doldurur. Ama yanlış ellere geçerse büyük bir felakete yol açabilir!”
Hayvanlar birbirine baktı. Kimin ne yapacağını bilemediği bir anda, dışarıdan uğuldayan rüzgar daha da şiddetlendi ve taşın ışığı aniden sönüverdi.
“Ne yapacağız?” diye bağırdı küçük kuzu Kar.
Zeytin hemen sakinleştirici bir sesle konuştu:
“Panik yok! Bu taşın sırrını çözmeliyiz. Ama önce çiftliğe dönüp hazırlanmalıyız.”
Büyük Plan
Tünelden geri dönen hayvanlar, taşın sırrını çözmek için bir plan yapmaya karar verdiler. Herkesin bir görevi olacaktı. Kara Kulak, tarlaları gözetleyip çevredeki değişimleri kontrol edecekti. Pamuk ve Kar, taşın sırrını çözmeye yardımcı olabilecek eski hikayeleri araştıracaklardı. Tüylü Nine ise taşın dilini çözmeye çalışacaktı.
O günlerde çiftlikte işler farklı bir hal aldı. Herkes büyük bir maceranın içinde gibiydi. Birkaç gün sonra, taşın eski bir şarkıyla yeniden canlanabileceğini keşfettiler. Ama şarkının sözleri yarımdı. Eksik sözleri bulmaları gerekiyordu.
“Bu şarkıyı nerede bulabiliriz?” diye düşündü Zeytin.
Tam o sırada, gökyüzünde bir baykuş belirdi ve onlara doğru süzüldü. Bu baykuş, Vadinin Kadim Bilgini olarak bilinen Bay Baykuş’tu. Yumuşak ama bilgece bir sesle konuştu:
“Eğer şarkıyı tamamlamak istiyorsanız, vadinin en uzak köşesindeki Gökkaya Tepesi’ne gitmelisiniz. Orada size rehberlik edecek ipuçlarını bulacaksınız.”
Hayvanlar hiç vakit kaybetmeden Gökkaya Tepesi’ne doğru yola çıktılar. Yol uzun ve zorluydu, ama birbirlerine destek olarak ilerlediler. Pamuk yolda birkaç defa yorulsa da, Zeytin onu cesaretlendirdi:
“Birlikte başaracağız! Bir adım daha!”
Gökkaya Tepesi’nin Sırrı
Tepede, yüzyıllık bir çınar ağacının altında eski bir taş tablete rastladılar. Tablette eksik olan şarkı sözleri yazıyordu! Hep birlikte şarkıyı okuduklarında taşın altın ışığı yeniden parladı ve tüneldeki gizemli taş da eski gücüne kavuştu.
Taşın ışığı tüm çiftliği sardı ve o andan itibaren Gölgeli Vadi Çiftliği, her zamankinden daha bereketli hale geldi. Bu macera, hayvanları birbirine daha da yakınlaştırmıştı.
O günden sonra, çiftlikte ne zaman kara bulutlar belirse, hayvanlar taşın sırrını hatırlar ve birbirlerine destek olurlardı.
Ve en önemlisi, her gece yıldızlar altında toplanıp bu büyük macerayı anlatır, birlikte gülüp eğlenirlerdi.
Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Hayvan masalları kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak.