Kur’an Öğrenen İki Kardeş
Esma ve Yusuf, köylerinde bir Kur'an kursuna katılarak dini bilgilerini arttırdılar ve öğrendiklerini hayatlarına yansıtmaya başladılar. Yardıma muhtaç insanlara destek oldular, iyilik yaparak başkalarına örnek oldular. Bir gün, köydeki yaşlı bir adama yardım edip duvarını onardılar. Sonunda, öğrendikleri değerlerle hem kendilerini hem de çevrelerini güzelleştirdiler.
Kur’an Öğrenen İki Kardeş
Bir zamanlar, güzel bir köyde Esma ve Yusuf adında iki kardeş yaşardı. Esma on bir yaşında, Yusuf ise dokuz yaşındaydı. Diğer çocuklardan farklı olarak, ikisi de dinlerine olan bağlılıkları ve öğrenmeye olan büyük aşklarıyla tanınırlardı.
Bir gün, köyün imamı Hacı Mehmet camide bir duyuru yaptı: “Çocuklar için Kur’an kursu açıyorum. İsteyen herkes katılabilir. Hem Kur’an’ı okumayı öğreniriz, hem de ahlaklı bir birey olmanın yollarını konuşuruz.” Esma ve Yusuf’un ilgisi hemen çekildi. Eve koşarak babalarına haber verdiler. Babaları, onların isteğini büyük bir mutlulukla karşıladı ve hemen kursa kaydettirdi.
Kursun ilk günü sabah erkenden kalktılar. Esma, kardeşinin gömleğini ütüledi, Yusuf ise Esma’nın çantasını hazırlamasına yardım etti. Güneş yeni doğmuş, kuşlar neşeyle ötüyordu. Camide, Hacı Mehmet onları sıcak bir gülümsemeyle karşıladı. “Hoş geldiniz evlatlarım,” dedi, “Bugün, hayatınız boyunca unutamayacağınız bir yolculuğa başlıyoruz.”
İlk derslerde harfleri tanımayı öğrendiler. Hacı Mehmet ders aralarında onlara güzel hikayeler anlatıyordu. Bir keresinde, Peygamber Efendimiz (s.a.v)’in bir yetime yardım ettiğini ve onun gönlünü nasıl kazandığını anlattı. Bu hikaye, Esma ve Yusuf’un kalbine derin bir şekilde dokundu. O gün eve dönerken Esma, “Ağabey, bizim köyde yardıma ihtiyacı olan biri var mıdır acaba?” diye sordu.
Yusuf, “Evet, Hatice teyze var. Eşi vefat ettiğinden beri bahçesini tek başına sürüyor. Belki ona yardımcı olabiliriz,” dedi. Ertesi gün okuldan sonra Hatice teyzenin evine gittiler, bahçesindeki yabani otları temizlediler, odunlarını kırdılar ve ona taze ekmek getirdiler. Hatice teyze gözyaşları içinde teşekkür etti. “Allah sizden razı olsun çocuklar. Siz bana sadece yardım değil, umut da getirdiniz,” dedi.
Kur’an kursu ilerledikçe Esma ve Yusuf, sureleri öğrenmeye başladılar. Yusuf, Fatiha Suresi’ni çok sevmişti ve her sabah ezberinden okuyor, dua ediyordu. Esma ise İhlas Suresi’nin anlamını çok etkileyici buluyordu. Hacı Mehmet, “Kur’an sadece okumak için değil, yaşamak içindir. Onun öğütlerini hayatınıza taşımaya çalışmalısınız,” diyordu.
Bir gün, köyde büyük bir fırtına çıktı. Fırtına, birçok evin çatısını uçurdu, bazı bahçeleri harap etti. Köylüler, bu felaketten sonra birbirlerine yardım etmek için el birliğiyle çalıştılar. Esma ve Yusuf da boş durmadı. Köyün en yaşlılarından biri olan Ali dede, fırtına nedeniyle evinin bir duvarının yıkıldığını söylediğinde hemen harekete geçtiler. Ali dedenin evine gittiler, köydeki diğer çocukları da çağırdılar ve taşları yerleştirerek yıkılan duvarı onardılar. Çalışmaları sırasında, Hacı Mehmet yanlarına gelip onlara şu ayeti hatırlattı: “Kim bir iyilik yaparsa ona on katı verilir.” (En’am Suresi, 160. Ayet)
Bu ayet, çocukların yaptıkları işin ne kadar değerli olduğunu anlamalarını sağladı. O günün sonunda, Ali dede onlara dua etti ve “Sizler bu köyün geleceğisiniz. İyilikle büyüyen nesiller, dünyayı güzelleştirir,” dedi.
Esma ve Yusuf, Kur’an kursunda öğrendikleri her şeyi hayatlarına yansıtmaya devam ettiler. Derslerde sabırlı olmayı, paylaşmayı ve iyi bir insan olmanın önemini öğrendiler. Bir gün, Hacı Mehmet onlara şu hikayeyi anlattı: “Bir adam, yol kenarında susuzluktan bitkin düşmüş bir köpeğe su vermiş ve bu iyiliği Allah katında o kadar makbul olmuş ki cennete girmiş.” Bu hikaye, kardeşlerin kalbine iyiliğin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha kazıdı.
Bir sabah, Esma ve Yusuf yolda yürürken küçük bir kuşun yuvasından düştüğünü gördüler. Kuş yavrusu çaresizce çırpınıyordu. Esma hemen onu avuçlarına aldı. “Yuvayı bulmamız lazım,” dedi. Etrafı dikkatlice incelediklerinde ağacın yüksek bir dalında yuvayı fark ettiler. Yusuf bir taşın üzerine çıktı, Esma ise kuşu ona uzattı. Birlikte yavruyu yerine koymayı başardılar. Bu küçük iyilik, ikisinin de kalbini mutlulukla doldurdu.
Aylar geçti ve Kur’an kursu tamamlandı. Hacı Mehmet, her çocuğa birer hatıra olarak küçük bir Kur’an-ı Kerim hediye etti. Esma ve Yusuf, kursun son gününde Hacı Mehmet’e teşekkür ederken gözyaşlarını tutamadılar. Esma, “Hocam, burada öğrendiklerimiz hayatımız boyunca bizimle olacak,” dedi. Yusuf ise, “Bize Allah’ı daha yakından tanıttığınız için teşekkür ederiz,” diyerek sözlerine ekledi.
O günden sonra Esma ve Yusuf, öğrendikleri değerleri her gün yaşamaya devam ettiler. İyilik yapmaktan, insanlara ve doğaya yardım etmekten hiç vazgeçmediler. Onların bu güzel davranışları, köydeki diğer çocuklara da örnek oldu. Herkes, Esma ve Yusuf’un ne kadar erdemli bireyler olduklarından bahseder oldu.
Ve böylece, iki kardeş Kur’an’ın ışığında büyüyerek hem dünyalarını hem de ahiretlerini güzelleştirdiler. Bu hikaye, onların hayatındaki iyilik yolculuğunun sadece bir başlangıcıydı.
Evet çocuklar, masalımız burada bitiyor. Siz de Dini Hikayeler kategorisinde bir masal yazıp bize gönderebilirsiniz. Göndereceğiniz masallar sayesinde binlerce çocuk masal okuyarak uykuya dalacak. Masal göndermek için aşağıdaki resme tıklayabilirsiniz.